daha düşük - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

daha düşük



"daha düşük" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
daha düşük lower s.
daha düşük inferior s.

"daha düşük" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 120 sonuç

Türkçe İngilizce
General
beklenenden daha düşük bir performans sergileme underperforming i.
daha düşük maaşlar lower salaries i.
standarttan daha düşük ses kalitesine sahip ses/müzik low fidelity i.
standarttan daha düşük ses kalitesine sahip ses/müzik lo-fi i.
beklenenden daha düşük performans gösteren işletme underperformer i.
yerine daha iyisi bulunana kadar koleksiyonda tutulan düşük kaliteli eşya filler i.
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya filler i.
daha düşük soyluluktaki baron baronet [obsolete] i.
(fiyat, işletme) daha düşük seviyeye inme downslide i.
kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı drop i.
(zihinden maddeye doğru) daha yüksek gerçeklik ile daha düşük gerçeklik tipi arasındaki ilişki involution i.
normal telgraftan daha düşük öncelikli gündüz telgrafı day letter i.
beklenenden daha düşük performans göstermek underperform f.
daha düşük teklif yapmak underbid f.
termostatı daha düşük bir ısıya ayarlamak/sabitlemek set the thermostat at a lower temperature f.
daha düşük sosyal statüdeki birini hor görmek big-time f.
daha düşük bir konuma getirmek deject [obsolete] f.
sosyal statüsü daha düşük biriyle evlenerek itibarını düşürmek disparage [obsolete] f.
(görevi) daha düşük rütbeli birine atamak download [canada] f.
(işi) daha düşük rütbeli birine yıkmak download [canada] f.
beklenenden daha düşük bir performans sergileyen underperforming s.
gerçek değerinden daha düşük bir fiyata satılan underpriced s.
ortalamadan daha düşük lower-than-average s.
daha düşük fiyatlı down s.
daha düşük miktarlarda in smaller amounts zf.
olması daha düşük ihtimal less likely zf.
daha düşük bir rütbede below zf.
daha düşük bir sınıfta below zf.
daha düşük makamda inferiorly zf.
daha düşük seviyede below ed.
daha düşük rütbeli beneath ed.
daha düşük anlamı veren ön ek hypo- ök.
daha düşük seviyede anlamı veren ön ek hypo- ök.
Phrasals
daha hafif bir suçtan daha düşük bir ceza almak plead down to (something) f.
(birini/bir şeyi) daha düşük/önemsiz bir konuma, sıralamaya, yere, sınıfa, duruma getirmek relegate (someone or something) to (something) f.
daha düşük düzeye hitap edecek şekilde yazmak write down f.
değeri daha düşük bir şeyle takas/değiş tokuş etmek barter away f.
değeri daha düşük bir şeyle değiştirmek barter away f.
düşük değerli kumar çiplerini daha az sayıda ve daha değerli kumar çipleriyle değiştirmek color up f.
daha düşük bir tondan şarkı söylemek sing down f.
bir notayı, şarkıyı, parçayı daha düşük bir oktavdan söylemek sing down f.
Colloquial
daha düşük kaliteli olmak be down f.
daha düşük sosyal statüdeki birini hor görmek big-time f.
Idioms
daha düşük kademede/pozisyonda olanları ihmal etmek eat (one's) young f.
daha düşük kademede/pozisyonda olanlara sert eleştirilerde bulunmak eat (one's) young f.
daha düşük kademede/pozisyonda olanlara psikolojik şiddet uygulamak eat (one's) young f.
daha düşük kademede/pozisyonda olanlara yüklenmek eat (one's) young f.
daha düşük kademede/pozisyonda olanlara mobing yapmak eat (one's) young f.
daha düşük bir makama getirmek kick downstairs f.
Trade/Economic
asgari ücretten daha düşük yevmiye subminimum rate i.
bazı düşük maliyetli malların gerçek değerinden daha yüksek gümrük değer tespiti minimum valuation i.
başkalarının teklifinden daha düşük teklif verme underbid i.
bir bankanın değişken faizli varlıklarının toplam varlıklara oranının onun değişken faizli borçlarının toplam borçlarına oranından daha düşük olması durumu negative funds gap i.
daha düşük fiyat teklif etme underbidding i.
daha düşük bir fiyat tespit etme roll back i.
daha düşük fiyat veren underbidder i.
düşük çevre standartları dolayısıyla ihracatçı ülkede ithalatçı ülkeden daha düşük fiyatla üretilen malın ithali üzerine konulan ek tarife border tax adjustments i.
gelecekteki tüm belirsizlik durumlarında diğer bir mali varlığa göre daha düşük getiri sağlayan yatırım aracı dominated asset i.
evin satın alınmasından sonra aylık ödemeleri ilk yıllarda düşük daha sonra sonra giderek artan ipotek graduated payment mortgage i.
nominal değerine oranla daha düşük bir fiyatla satılan tahviller discount bond i.
kredi notu bb veya daha düşük olan (spekülatif) tahvil high-yield bond i.
geliri 10 yıl veya daha fazla süreliğine daha düşük vergi veren birine devretmek için verilen velayet grantor trust i.
daha düşük bir fiyat, ücret seviyesine dönüş rollback i.
(bir şeyi) son ürün ilk üründen daha düşük değerde olacak şekilde geri dönüştürmek downcycle f.
(daha yüksek değere sahip atılmış bir üründen) daha düşük değerli ürün yaratmak downcycle f.
iflas durumunda daha düşük öncelikli ödenecek olmak subordinate f.
Politics
hükümdarın saray için gerekli olan malzemeleri normal tarifeden daha düşük fiyata alma imtiyazı purveyance i.
Industry
üretimi ülkedeki daha düşük maliyetli yerlere taşımak onshore f.
Insurance
hayat poliçesinde ilk yıllara ait primlerin sonraki yıllardakinden daha düşük olması reduced premium policy i.
Tourism
daha düşük sınıflı bir konaklama veya servise geçirmek downgrade f.
Technical
oktan sayısı düşük hızlarda test edildiğinde yüksek hızlara göre daha yüksek olan sensitive s.
Computer
daha düşük karşıtlık lower contrast i.
yüksek çözünürlüklü grafik modelini daha düşük çözünürlüklü ama uygun muadiliyle değiştirmek decimate f.
Construction
daha düşük sıcaklıkta bir iç bölmesi bulunan fırın muffle furnace i.
Automotive
motor gücü düşük otomobillerin daha hafif olmasını sağlayan formül power-to-weight formula i.
Aeronautic
yüzeyin kendisinden daha düşük derecede metalle kaplandığı bir korozyondan koruma metodu sacrificial corrosion i.
Mining
rengi altına benzeyip değeri daha düşük olan metalik bir madde oricalche [obsolete] i.
rengi altına benzeyip değeri daha düşük olan metalik bir madde aurichalcum i.
rengi altına benzeyip değeri daha düşük olan metalik bir madde orichalcum i.
Medical
beyin omurilik sıvısından daha düşük özgül ağırlığı olan (anestezik ilaç) hypobaric s.
Math
daha düşük dereceli hale gelmemiş (fonksiyon) nondegenerate s.
Physics
düşük gerilim altında akan, ancak daha yüksek gerilim ve basınçlar altında kırılan newton tipi olmayan bir sıvı flubber i.
Chemistry
çözeltinin başka çözeltiden daha düşük ozmotik basınca sahip olma derecesi hypotonicity i.
normalden daha düşük asitlik seviyesiyle ilgili hypoacid s.
klorlu bileşiklerden daha düşük değerliğe sahip klorla ilgili hypochlorous s.
klorlu bileşiklerden daha düşük değerliğe sahip klordan üretilen hypochlorous s.
azotlu bileşiklerden daha düşük değerlikli azotla ilgili hyponitrous s.
fosforik bileşiklerden daha düşük bir oksidasyon seviyesine sahip fosforla ilgili hypophosphorous s.
fosforik bileşiklerden daha düşük bir oksidasyon seviyesine sahip fosfor içeren hypophosphorous s.
sülfürik bileşiklerden daha düşük bir oksidasyon haline sahip kükürtle ilgili hyposulphuric s.
sülfürik bileşiklerden daha düşük bir oksidasyon haline sahip kükürt içeren hyposulphuric s.
osmiyumun ozmik bileşiklerdekine göre daha düşük bir değere sahip olduğu bileşiklerle ilgili osmious s.
bileşikte benzer bir osmik bileşikteki değerlikten daha düşük değerliği olan (osmiyum) osmous s.
daha düşük oksidasyon durumu anlamı veren ön ek hypo- ök.
Biology
hayvan ve bitkilerin düşük formlardan daha yüksek formlara geçme gücüne sahip olduklarını ileri süren bir doktrin development theory i.
daha düşük seviyeye dönüşmek degenerate f.
daha düşük seviyeye dönüşmek degrade f.
Astronomy
nispeten düşük yüzey sıcaklığı ve güneşe göre daha büyük çapı olan büyük, yaşlı ve parlak yıldız red giant star i.
çift yıldızı meydana getiren iki yıldızdan daha düşük kütleli veya sönük olanı secondary i.
Social Sciences
(avustralya'da) eskiden avustralya'da üretilen kültürel eserlerin britanya ve avrupa'da üretilenlerden daha düşük olduğu inancı cultural cringe i.
daha düşük statüye doğru downward zf.
Linguistics
belli bir düzeydeki dilbilimsel birimin daha düşük düzeydeki birim gibi işlev görmesi rankshift i.
History
devlet yöneticisinden daha düşük statüde olup ülkenin varisine öğretmenlik ve vasilik yapan lider atabeg i.
devlet yöneticisinden daha düşük statüde olup ülkenin varisine öğretmenlik ve vasilik yapan lider atabek i.
Environment
daha düşük hedef less stringent objective i.
Military
diğer nükleer bombalara kıyasla, yoğun nötron ve gama ışını salınımı, daha düşük basınç dalgası ve daha az artık radyasyon ortaya çıkaracak şekilde tasarlanmış bir nükleer silah n-bomb i.
ufuk çizgisinden 35 derece daha düşük açıda silahın bırakılarak serbest düşen bombaların atıldığı bir bombalama türü low angle loft bombing i.
(savaş gemisinde) daha düşük kalibreli toplar secondary battery i.
Card
düşük bir kartın üstüne daha yüksek kart oynamak cover f.
(briçte) elinde daha yüksek kart varken daha düşük kartı oynamak duck f.
Wagering
atın daha düşük hızdaki sınıfa girmesini önleyen, yarış dışı kaydedilmiş koşu hızı bar i.
Music
daha sessiz ve düşük tempolu calando s.
yazılı notlardan bir oktav daha yüksek veya daha düşük all' ottava s.
yazılı notlardan bir oktav daha yüksek veya daha düşük ottava s.
yazılı notalardan bir oktav daha yüksek/düşük all'ottava s.
bir oktav daha düşük çıkan double s.
daha sessiz ve düşük tempolu bir şekilde calando zf.
yazılı notalardan bir oktav daha yüksek/düşük olacak şekilde all'ottava zf.
Cinema
başrol oyuncusundan biraz daha düşük statüde olan oyuncu costar i.
Archaic
sosyal statüsü kendininkinden daha düşük olan biriyle evlenme disparagement i.